3E Kauçuk

Kauçuğun Endüstriyel Tarihi

Kauçuğun Endüstriyel Tarihi

Kauçuğun Endüstriyel Tarihi

Kauçuk hakkında ilk bilgiler, Kristof Kolomb’un Amerika kıtasına 1496 yılında yaptığı ikinci seyahat ile Avrupa’ya ulaşmıştır. Fakat kauçuğun tarihi çok eskilere dayanmaktadır. Daha sonra yapılan araştırmalarda Güney ve Orta Amerika uygarlıklarından kalan kalıntılarda en az 900 senelik ham kauçuk kalıntıları bulunmuştur.

Amerika yerlilerinin kauçuk kullandıklarına dair ilk araştırma 1735’te Güney Amerika’ya gönderilen ve Fransız coğrafi keşif grubunun üyesi olan Charles-Marie de La Condamine tarafından yapılmıştır. La Condamine, Hevea Brasiliensis ağacının yoğunlaştırılmış suyunu Fransızca’da “ağlayan ağaç” anlamına gelen caoutchouc olarak tanımlamış ve Avrupa’ya kauçuk örneklerini göndermiştir.

Kauçuk hakkında ilk bilimsel makale de 1751 yılında Fransız François Fresneau tarafından yazılmış ve 1755’te yayınlanmıştır.

Bundan birkaç yıl sonra, 1770’de, İngiliz bilim adamı Joseph Priestley, kauçuk numunelerini İngiltere’ye getirmiş ve kauçuğun kağıt üzerindeki kurşun kalem izini silmek için kullanılacağını keşfetmiştir. Bu özelliğinden dolayı kauçuk, İngilizce’de silgi anlamına gelen rubber ismi ile anılmaya başlanmıştır.

Aynı tarihlerde Fransız bilim insanları kauçuğu neft yağı kullanarak sıvı haline geri döndürmeyi ve bu şekilde kauçuğu farklı ebat ve boyutlarda üretmeyi başarmışlardır. Dünyada ilk kauçuk boru bu tarihte üretilmiştir. 1803 yılında ise Fransa’da kauçuk ham maddesinden kadın çorap bağı üreten bir fabrika kurulmuştur.

Kauçuk ham maddesinin endüstride 19. yüzyılın başlarında kullanılmaya başlanmıştır. İskoç kimyager, Charles Macintosh 1823’te naftayı ucuz ve etkili bir çözücü olarak kullanmayı yeniden keşfetmiştir. İki kumaş arasına kauçuk ve nafta çözeltisi yerleştiren Macintosh günümüzde “Macintosh” olarak da bilinen çift dokulu ve su geçirmez pelerinleri üretmiştir.

Macintosh’un meslektaşı ve ortağı olan Hancock’un çalışması ise kauçuk endüstrisinin başlangıcı adına daha büyük bir önem taşıyor. Kauçuğu farklı şekillerde kumaşların üzerinde deneyen Hancock, çalışmaları sonuç vermeyince atık kauçukları kesmek üzere bir mastikatör üretmiştir. Elle sürülen ve çivili bir rulonun döndürüldüğü bu ahşap makine, kauçuğu parçalara ayırmak yerine, ileri üretim aşamalarında kullanıma uygun olacak homojen hale getirerek, endüstriyel kullanımının yolunu açmıştır.

Hancock ile aynı yıllarda Amerikalı Edwin Chaffee kauçuğun düz yapraklar olarak çıkmasını sağlayan kalenderi üretmiş ve Amerika’daki ilk kauçuk fabrikasını kurmuştur.

Macintosh ve Hancock’un çabaları kauçuğun endüstriyel ham madde olarak kullanımı konusundaki bazı sorunları çözmesine rağmen diğer önemli dezavantajları doğal kauçuğun hava sıcaklığına göre değişmesi (sıcakla yumuşaması ve soğukla sertleşmesi), yapışkan olması, kokulu olması ve şeklinin kolay bozulabilmesi halen kauçuğun endüstride kullanımına engel oluşturmaya devam ediyor. Tüm bu dezavantajlar, 1839’da Amerikalı mucit Charles Goodyear tarafından tesadüfen keşfedilen vulkanizasyon işlemi ile giderildi. Kauçuk parçalarını kükürt eşliğinde yüksek ısıya maruz bırakan Goodyear, ilk başta yanmaz lastik daha sonra ise vulkanize kauçuk ismini verdiği ve hava şartlarına dayanıklı olan bir ürün üretti.

Vulkanizasyon işlemi, doğal kauçuğun önce makine ve bisikletlerde ve daha sonra otomobillerde kullanılmasına izin vererek, modern kauçuk endüstrisini mümkün kılmıştır. Daha sonraki keşifler ile Goodyear’ın orijinal teknikleri geliştirilmiş olsada, vulkanizasyon süreci temelde aynı kalmıştır.

1840 yılında İngiliz Robert Thomson tarafından araba tekerleklerine eklenmek üzere, içi hava dolu kauçuk tüpler icat edilmiş ancak kauçuğun tekerlek için kullanımı 1888 yılında İskoç John Boyd Dunlop tarafından, oğlunun bisikleti için yaptığı havalı bisiklet lastiği ile başlamıştır.

Kauçuk ağacı yetiştiriciliği, 1888-1912 arası Singapur Botanik Bahçeleri direktörü olan Henry N. Ridley’nin çalışmaları sonucunda önemli ölçüde gelişmiş, Ridley, günümüzde hala kullanılan tapping yöntemlerini belirlemiştir, böylece büyük ölçekli üretim mümkün olmuştur.

1899’da John Perkins, formik asit kullanarak lateks katılaşmasını keşfetmiş ve üretim sürecini daha da iyileştirmiştir.

20. yüzyılın başları sentetik kauçukların üretilmesine şahit oldu. 1909’da Almanya’da Bayer laboratuvarlarında çalışan Fritz Hofmann tarafından ilk sentetik kauçuk üretilerek, dünyadaki ilk patenti alındı. Bununla birlikte, sentetik kauçuğun endüstriyel kullanımı 1910’da, birbirlerinden bağımsız çalışan iki İngiliz, Matthews ve Strange ve bir Alman Harries tarafından, sodyumun polimerleşmeyi hızlandırmak için bir katalizör olarak kullanılmasıyla mümkün oldu. 1914-1918 arasındaki I. Dünya Savaşı sırasında, Almanya’da ticari ölçekte metil kauçuk yapıldı.

Sektördeki önemli gelişmelerden biri de ilk kapalı karıştırıcının icadı oldu. İngiliz Fernley H. Banbury, 2 Ekim 1916’da kendi ismini verdiği kapalı karıştırıcının orijinal patentini aldı. Günümüz teknolojisinin çok ilerlemiş olmasına rağmen, halen Banburyler farklı boyut, şekil ve tipte kauçukları, ilgili kimyasal maddeler ve dolgu maddeleri karıştırmak için kullanılmaya devam edilmektedir.

20. yüzyılın başlarında, Avrupa ve Kuzey Amerika’da otomobil sektörünün kurulmasıyla birlikte kauçuğa olan talep hızla arttı. Otomotiv endüstrisi, II. Dünya Savaşı’na kadar, lastikleri ve diğer bileşenleri için tamamen doğal kauçuğa bağlı kaldı. Ancak Japonya 1941’de savaşa girdikten sonra, Müttefik ülkelerin Sri Lanka hariç tüm Asya’daki doğal kauçuk kaynakları ile ilişkisi kesildi. Bundan dolayı, ABD’de ilk başlarda guayule çalısı ve karahindiba gibi alternatif doğal kauçuk kaynakları geliştirmeye çalışıldı ancak bu alternatif başarılı olmayınca Amerika büyük sıkıntıya girdi ve tarihin tanık olduğu en büyük kampanyayı başlatarak, elindeki kauçukları savaş araçları için kullanmaya öncelik verdi. Bu bağlamda savaş araçları için gerekli olmayan herhangi bir üründe kauçuk kullanımı yasaklandı, otoyollardaki hız sınırı, ülke genelinde lastiklerde aşınma ve yıpranmayı azaltmak için saatte 35 mil düşürüldü ve vatandaşlardan evdeki kauçuk eşyalarını bağışlayıp, eritmeleri istendi. O dönemde yılda 8.000 ton olan sentetik kauçuk üretimi, seferberlik sonrası 1945 yılında 756.000 tonu geçti.

1945’ten sonra dünyanın her yerinde, özellikle Avrupa, Kuzey Amerika ve Japonya’da sentetik kauçuk fabrikaları kuruldu. II. Dünya Savaşı’nın sonunda doğal kauçuk kaynaklarının açılmasıyla düşüşe geçen sentetik kauçuk endüstrisi, 1950’lerin başlarında teknolojinin de yardımıyla oluşturulan üstün özellikli sentetik kauçukların üretimiyle büyümeye devam etti. 1960 yılında sentetik kullanımı ilk kez doğal kauçuk tüketimini geçti ve sentetik kauçuk tüketimi o zamandan beri liderliğini korudu.

Diğer Yazılar